Bodrum Fikir Atölyesi İstanbul Sultanahmet’de bulunan bir taşın çok özel hikayesini derledi bu hafta sizlere. Milion Taşı (Nirengi Taşı yada Million Stone) ile ilgili 2012 yılında hazırladığım belgeseli sizinle paylaşmak istiyorum. Milion Taşının durumu neyse ki şuan daha iyi. Sultanahmet’e yolunuz düşer ise Yere Batan Sarnıcı’na giderken sol tarafta görebilirsiniz. İyi seyirler.
Kent Yaşamının en belirgin göstergesidir hızlı adımlar. Biraz yavaşlamaya ne dersiniz. 8000 yıllık medeniyetin üzerinde yürürken neleri fark etmediğimizin yolculuğu bu aslında. “Her yol Roma’ya çıkar” Bu söz size tanıdık geliyor mu? Peki hiç düşündünüz mü? Yolların kesiştiği medeniyet merkezi nerde diye Sembol anlatım tarihin her döneminde sıklıkla kullanılan bir yöntemdir. Ezoterik yapılar, dinler, hatta yeni dünyada ticari işletmeler.
Medeniyetler arası yolların kesiştiği bu merkezin de işaretlenmiş olması ve gelecek nesillere kalacak bir yapı ile ölümsüzleştirilmesi, pek doğaldır. Romalıların “dünyanın merkezi dediği ve “her yol Romaya çıkar “ sözünün yegane sebebi” “Milions taşı.”
Tek parça mermerden oluşan millions taşı, dünyanın sıfır noktası olarak kabul ediliyordu. I. Constantin tarafından IV. Yy’ da Doğu Roma’da yaptırdı. İlk yapıldığında 4 sütünden oluşan ve kubbeye sahip olan millions taşı Tetrapylon mimari tarzını yansıtan bir yapıdır. 4 kapısı ve etrafında çeşitli heykeller de olduğu tarihi kayıtlarda geçer. Millions taşı bu mimari yapıdan günümüze İstanbul’da kalan tek sütundur. Şuan Sultanahmet dediğimiz geçmişte at meydanı olarak anılan yere karşıdan bakan bu günkü adı ile Divan yolu Cad geçmişte ise “mese yolu” olarak bilinen yerde bulunur.
Tetrapylon tarzını İtalya’dan Suriye’ye uzanan geniş bir coğrafyada benzer örnekler ile gözlemleyebiliyoruz. İtalya’da “Milliarium Aureum” adı ile anılan benzer bir taş Roma’da bulunmaktadır. Adı “mil” kelimesinden gelir. Eskiden Dünyada önemli şehirlerin uzaklıkları bu taşın yanında yazardı. Ayrıca şehrin mülkü amirleri olan başta imparator ardından, vali ve kaymakamın ismi yazılırdı.
Milions taşı ve etrafında ki saray İstanbul’un Fethinden sonra 16. Yy ‘da İstanbul’a su getiren kemerlerinin genişletme çalışması sırasında yıkıldığı ve bir kısmının da toprak altında kaldığı tahmin ediliyor.
Yaşanan tarihin yaşayan sessiz tanıkları onun kimsesizliğine, terk edilmişliğine kim bilir ne kadar üzülüyor. Bakımsızlığın, özensizliğin aslında kendimize duyduğumuz saygının örneği Milions taşı. Etrafı çevrilerek koruma altına alınmamış, küçük bir teneke tabela ile geçiştirilmiş tarihin en önemli abidesi. Şehrin sakinleri ise bi haber yanlarında yükselen anıttan.
Son yüzyıla kadar diğer bir deyiş ile Dünya zamanını Greenwich’e göre belirlemeden önce, sıfır noktası olan Milions taşı olduğunu biliyor muydunuz ?