Doğdum
1981 yılında doğdum. Kışın ortasında soğuk bir günmüş. Babamın söylediğine göre şuan çok sevdiğim Fenerbahçe ligi, küme düşme hattında tamamlamış o sene. Ben doğduktan bir hafta sonra büyük üstad Özdemir Asaf dünyaya gözlerini yummuş. Eurovizon’da bir sonunculuk daha almışız. İstanbul belediye başkanı harp akademileri başkanı Ecmel Kutay getirilmiş. Demem o ki dünyaya gelmem pek hayırlı olmamış.
Hatta bu güne kadar her şey dünya adına daha kötüye gitti. Bu durumun, benim doğumumla ilgili bir lanet olduğunu söylemek yine de bana haksızlık olur kanımca..
Büyüdüm
İstanbul’un en eski semtlerinden Yedikule’de büyüdüm. Dar sokaklarda Ermeni ve Rum çocukları ile yarı Türkçe yarı Ermenice top oynardık. Samatya’da martıların peşinden koştuk birlikte.
Saat tamircisinin olduğu zamanlar şimdi ne kadar uzak geliyor, her yıl iki kere cep telefonunu değiştiren bir nesil için tahmin edebiliyorum. Benim içinde, babamın amatör telsizci olması garip geliyordu. Evde telefon varken insan neden telsiz kullanmak istesin ki!
Şimdi
Bu gün 35 yaşındayım. Kısa süredir Bodrum’da yaşıyorum. 15 milyonluk bir kentten 150 bin kişinin yaşadığı bir kasabaya gelince çok ilginç ve komik hikayeleriniz oluyor.
Biliyorum ki dünyada 7 milyar insanın bir çoğu çağın vebası hastalık tarafından kıskıvrak yakalanmış durumda. İnsanlığı çürüten bu kronik hastalığın çaresini herkes biliyor ancak uygulayamıyor. “Yavaşlamak” Milan Kundera’nın harika kitabında anlattığı gibi. İnsan milyonlarca yılda bu kadar hızlanmak için evrilmedi. O yüzden zihnimiz adaptasyon sorunları yaşıyor ve yük ağır gelmeye başladıktan bir süre sonra anti depresan desteğine ihtiyaç duyuyoruz.
Bir süre sonra depresyona o kadar alışıyoruz ki, hayatımızın bir parçası haline geliyor.
Anti depresanlar ve biz kardeş kardeş yaşıyoruz.
Bu yüzden herkesin bir hayali var. Küçük bir sahil kasabasına taşınmak. Ancak buna kimse cesaret edemiyor. Belki burada yazanlar insanların fikrini değiştirme de onları motive eder. İsteğim aslında daha da fazlası. İhtiyaç duyduklarında koltuk değneği görevini de üstlenir.
Ben çok güçlü ve radikal kararlar alıp cesaret ile hayatı yaşayıp her defasında başarılı olan insanlardan değilim. Ancak Anka Kuşu gibi küllerinden doğmayı bilirim.
Benim için eve giden bir yol kalmadığında, rüzgarın savurduğu ve kayıp parçamı bulduğum yer oldu Bodrum. Bu Blog’ta da Halikarnas Balıkçısının Bodrum’un girişinde beni karşıladığı an ve sonrasını bulacaksınız.
İletişim kurmak için info@nowbodrum.com adresine mail atabilirsiniz. Mutlaka cevap yazarım er yada geç.