Araştırmaya başladığımız ilk andan itibaren o denli pis kokular geliyordu ki midemiz bulanıyor, uykularımız kaçıyordu. Bir ara bu iş bizim boyumuzu aşar, kimbilir hangi menfaat ortakları bir araya gelmiştir, işin içinde devletin bile söz geçirmediği mafya bağlantıları olabilir acaba bu yayını yapmasak mı diye düşündük. Bodrum Güvercinlik Doğa Katli bizim boyumuzu aşan bir konu aslında. Ben ve arkadaşlarım Bodrum’u seven ve ona saygı duyan insanlarız sadece.
Sonra Nazım Hikmet’in dizeleri geldi aklımıza. “Sen yanmazsan ben yanmazsam nasıl çıkar bu karanlıklar aydınlığa”. İşte bu yazının ana fikri sanıyoruz ki bu.
İki aylık araştırma, dava dosyalarının incelenmesi ve zamanın tanıkları ile yapılan görüşmeler sonrasında hazırlanan bu haberin bazı satırlarında ülkemizin düştüğü bu durumun aczinden doğan göz yaşları var.
Devlet Söz Verdi
Her şey 2007’de büyük bir orman yangını ile başladı. Güvercinlik’te doğanın bahşettiği en güzel yerlerden birin de Pina Yarımadası’nda. Bölgeye özgü Halep çamları cayır cayır yandı. Kim nasıl çıkartmıştı bu yangını yada ne sebep olmuştu bulunamadı.
Zamanın Turizm Bakanı Ertuğrul Günay yanan bölgenin hemen ağaçlandırılacağını açıklamış Bodrum halkını rahatlatan açıklamalar yapmıştı. Ancak o meşhur gizli el Ankara’dan devreye girdi. Bir anda deniz doldurma çalışmaları başladı. Bunu yapan firma o kadar rahattı ki, “izin çıkaracak vaktimiz yok, gelecek cezayı öderiz sorun değil” şeklinde açıklama yapmıştı. 46.500 TL ceza kesildi ancak işaat başlamıştı bile. Ortada 100 milyon liraya yakın bir rant vardı 46.500 devede kulak bile değildi.
Bodrum Güvercinlik Mavi Yol Girişimi
30 tane sivil toplum örgütü bir araya geldi. Kendilerine Mavi Yol Girişimi dediler. Başlarında da şövalye ruhlu bir kadın vardı, Filiz Dizdar. Mahkeme’den uzun uğraşlar sonunda inşaatı durdurma kararı çıkarttığı halde bu karara uymayan, hukuk tanımayan, bildiğini okuyan insanlar vardı. Devlet sokakta ki vatandaşa göz açtırmazken halkın öz malı olan kamu arazisini talan edenleri seyrediyordu. Filiz Dizdar ve Mavi Yol Girişimi bu duruma isyan ediyordu, Bodrum Halk İnisiyatifi harekete geçmiş, Ayhan Karahan imza toplamış Bakan Günay’a sunmuş ve kendisinden söz almıştı. Deniz doldurma işlemi kalkacak ve bölge ağaçlandırılacaktı.
2006 yılında Turizm teşfiği kapsamın 250 dönüm arazi (50 futbol sahası) MNG Kargo firmasına 49 yıllığına kiralanmış, ne tesadüftür bir yıl sonra da bölge de yangın çıkmıştır. İlerleyen yıllarda firma yetkilisi kamuoyu bilgilendirmesi esnasında “bir tek ağaç dahi kesmediklerine” yemin edecektir.
2011 yılına gelindiğinde ne deniz dolgusu kalktı ne ağaç dikildi. Güvercinlik İnşaat A.Ş. (MNG Kargo’ya ait) hisselerini Çankırı İnşaat A.Ş.‘ye sattı. Hızla otel inşaatı başladı. Güzelim yarımadaya 3 otel inşaatı yapıldı. Güverinclik Bodrum yolundan bakıldığında görünen bu yapılaşma Bodrum‘un ciğerlerinin ortasında bir tümör gibi büyüyordu.
Çok geçmeden beş yıldızlı La Blanche Island ismi ile hizmete açıldı. Hemen yanı başında iki büyük otel daha yükseliyordu Amara Otel ve Titanic Otel. Güvercinlik halkı toplam da 1750 odalı üç otelin kendilerine maddi anlam da fırsatlar doğuracağını düşünerek pek ses etmedi. Sesini yükselten bir avuç çevreci insan sindirildi. Halk beklediği ekonomik canlanmayı tabi ki bulamadı. 5 yıldızlı her şey dahil konseptli oteller de dışarı çıkmak için hiç bir ihtiyaç boşluğu yaratmadan müşterilerine hizmet ediyordu. Ancak doluluk oranları hiç bekledikleri gibi olmadı.
İnşaatlar sürerken Mimarlar Odası Muğla Şube Başkanı Osman Köseoğlu “inşaatları kimin yaptığını bilmiyoruz, bize bilgi vermiyorlar, üç kar izni olan bir bölge de beş kat inşaat izni nasıl alındı onu da anlamıyoruz” diyecekti.
CHP Muğla Milletvekili Akın Üstündağ’da otel inşaatlarını meclis gündemine taşıdı. Soru önergesi yöneltti: “Otel inşaatlarının bulunduğu alan, orman yangını olan yerlerden midir? Söz konusu turizm tesisi kurulması, anayasanın 169. maddesine aykırı değil midir?” Bu girişim de bir sonuç bulamadı.
Orman ve Su İşler Bakanı Veysel Eroğlu bölgenin kendi iktidarlarından çok önce Turizm bakanlığına devredildiğini, bu bölge için bakanlıklarının sorumluluğu olmadığını söyledi. (Türkiye’de böyle büyük büyük laflar edince tüm sorumluluktan kurtuluyorsunuz)
Bu gün Bodrum’dan Güvercinliğe giderken sol tarafa (güneşin hüzün ile battığı taraf) baktığınız da bizce dünyanın en kötü, çevre ile en uyumsuz, tiksindirici üç yapısını siz de görebilirsiniz. Bize ait olan doğanın kalbi sayılabilecek, cennetten bir köşe sayılabilecek Pina Yarımada’sını nasıl zapt ettiklerini görebilirsiniz.
Göz göre göre, insanların gözlerinin içine baka baka yapılan bu doğa katliamı, yaşanan süreci ve sonuçlarını sizin için özetlemeye çalıştık. Bu saatten sonra ne yapabilir, ancak bir misafirimiz gelmek istediğinde yada otel önerdiğinde doğaya saygı duymayan, çevre ile mimari olarak uyum gözetmeyen, hak hukuk tanımadan yapılan otellere yönlendirmemek ve bunun yaygınlaşması ise çaba harcamak belki de yapabileceğimiz naif bir girişim.
Bodrum’a tatile gelecek birileri mutlaka bu yazıyı ve Pina Yarımadası’nın hazin öyküsünü okuyacak. Sizlerin yorumlarını eşlerine, arkadaşlarına, akrabalarına gösterecek. Fikirlerini belirlemelerinde etkili olacağımız duyarlı iyi insanların dünyada, duyarsız, kötü niyetli insanlardan daha çok olduğuna inananlardanım. Bodrum Güvercinlik kendi kaderine bırakılmayacak eminim.
Yaşasın iyilik.
Not: Pina Yarımadası Milas Belediyesi’ne bağlıdır ancak bu resmi gerekçe Bodrum ile rasyonel ve organik bağını asla değiştirmez. Öyle olsaydı bu büyük oteller Bodrum interlandında değil Kıyıkışlacık’a uzanan körfezde gerçekleşirdi. Ki biz bunu da umut etmeyiz.
Değerli sanatçı Levent Üzümcü’nün kendi çekimi ile Pina Yarımadası’nın katli ve hemen yanı başında yer alan ironik durum.
Gözünün gördüğüne değil panolarda yazan yalanlara inanan milyonlar ayılmadıkça göz göre göre bitirecekler yurdumuzu. pic.twitter.com/Rxa8ISqCJX
— Levent Üzümcü (@LeventUzumcu) 18 Eylül 2017