Bodrum tarihin ve doğal güzelliklerin bir arada yer aldığı harikulade bir yer. İnsanın hayatına yeni anlamlar katmasına yardımcı oluyor, her köşesi keşfedilmeyi bekliyor ve en önemlisi kucağını onu isteyen herkese açıyor. Bu gün size ilginç tesadüflerin yer aldığı, içinde Bodurum‘un da yer aldığı muhteşem bir yaşam öyküsü anlatacağım, bu hikaye Bodrum‘a ilk geldiğimde yokuş başından aşağı inerken Teyfik Fikret‘in İstanbul’undan kendisine selam getirdiğim Cevat Şakir Kabaağaçlı bilinen adıyla “Halikarnas Balıkçısı”. Haydi başlayalım.
Bundan 3 yıl kadar önce İstanbul’dan Bodrum’a geldiğim aracın içinde Yokuşbaşına geldiğimde sıcak gülümsemesi ile Halikarnas Balıkçısını gördüğümde onun hakkında bildiğim tek şey aşağıda ki şiirdir.
Yokuş başına geldiğinde
Bodrum’u göreceksin,
Sanma ki sen
Geldiğin gibi gideceksin
Senden öncekiler de
Böyleydiler
Akıllarını hep Bodrum‘da
Bırakıp gittiler.
Üstad o kadar güzel anlatmış ki üstüne söylenecek söz kalmamış adeta Bodrum ile ilgili. Bu yüzden biz ne kadar anlatsak da Bodrumu laf-ı güzar. Cevat Şakir Kabaağaçlı ılık bir Nisan yağmuru sırasında Girit’de doğmuş. Babası yüksek Komiser amcası ise II. Abdulahamit’in sadrazamı Cevat Şakir Paşa‘dır. Annesi ise Sare İsmet Hanım.
Şakir Paşa’nın elçi olarak bulunduğu Atina’da geçirir. İlköğrenimini Büyükada’da, orta ve liseyi 1907’de Robert Kolej’de tamamlar. Sonrasında aile baskısı ile Oxford Üniversitesi’ne gider.
Altı kardeşin en büyüğü olduğu için üzerinde ki baskıda muazzamdır başarı açısından. Tüm kardeşleri gibi Cevat Şakir‘de güzel sanatlara, şiire ve edebiyata meaklıdır ve olağan üstü bir yeteneğe sahiptir.
İstanbul’a tekrar döndüğünden haftalık dergilerde tercümeler, resim yaparak, yeni tarz tezhipler yaparak, karikatür çizerek ve renkli dergi kapakları hazırlayarak temin eder. Bu sıra da Bodrum‘a yolculuğunu başlatacak o yazıyı Hüseyin Kenan ismi ile kaleme alır. Dört asker kaçağının kadersizliğiyle ilgili olarak, 3 Nisan 1925 tarihli Karagöz ve Akbaba dergilerinde “Hapishanede İdama Mahkûm Olanlar Bile Bile Asılmağa Nasıl Giderler” başlıklı öyküsünden dolayı İstiklal Mahkemesi’nde yargılanır. Ve Bodrum’a sürülür. İdam’a mahkum olmamasında Kılıç Ali Bey‘in etkisi olduğu söylenir.
Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın Bodrum Yılları Mavi Sürgün
Bodrum‘a gelen Cevat Şakir balıkçılıkta dahil olmak üzere bir çok iş yapmış. İki evlilikten beş çocuk sahibi olmuş. Edebiyata kazandırdığı en önemli eserleri Bodrumda yazmış. Benim şahsi kanaatim kitaplarına bakınca hep deniz hikayeleri vardır. Bodrum ve çevresinde ki bölgenin tek geçim kaynağı deniz ve denizcilerin balık avlaması olduğu için halkın küçük hikayelerini dinleyerek efsaneleştirdiğini düşünüyorum.
Bodrum’a Geldiği Günün İlginç Hikayesi
Cevat Şakir, bir akşam vakti, jandarmalar eşliğinde, sürgün olarak gelir Bodrum’a. Milas’tan Bodrum’a kadar yürümüştür. Aslında jandarmalara, postacıya ve diğer yolculara verildiği gibi ona da at verilmiştir.
Ama at eyersizdir. Bozuk yolda eğersiz at üzerinde gitmek zor gelir. Attan iner.
Saatler sonra yokuş başına varırlar ve Bodrum görünür.
Tam yokuşu inmeğe başladıkları sırada jandarmalar, “şehre ve hükümet dairesine geliyoruz. Böyle yayan gitmek olmaz, atın üstünde dik oturarak şanla girmek gerek” derler ve Cevat Şakir’i zorla ata bindirirler.
Önce Jandarma Komutanına sonra da Kaymakama giderler.
Kaymakam, Vali Bey’in emriyle şehir hudutları içinde serbest kalacağını söyler.
Bu haber üzerine çok sevinmesi gerekirken yorgunluktan oturduğu yere çöküverir ve ağzından zayıf bir sesle, “teşekkür ederim” çıkar. Ancak kahve ve sigara içtikten sonra biraz kendine gelir.
Kaymakama bir ev kiralamak istediğini söyler.
Kaymakam, “deniz kıyısında bir ev varmış gidip görelim” der.
Bodrum’un dar sokaklarından geçerek evin önüne gelirler.
Evin sahibi de gelir.
Kaymakamla evsahibi birbirlerinin kulağına bir şeyler söyler.
Cevat Şakir merakla bekler.
Sonunda, Kaymakam, Cevat Şakir’e döner, ciddi bir yüzle, “kirası yirmi beş” der.
Cevat Şakir, “yirmi beş lira” gibi anlar.
Cebinde yirmi yedi – yirmi sekiz lira kadar bir para vardır.
Ama o kadar yorgundur ki, yatıp uyumaktan başka birşey düşünmediği için, yirmi beş lirayı hemen verir. Kaymakam, “Cevat bey, kira yirmi beş kuruş” der.
Kutu gibi beyaz badanalı evin sokağa açılan kapısından avluya girer. Avlunun tabanı kayrak taşlarıyla döşelidir. Sokak kapısını kapatır. Etrafına bakınır. Sokak kapısının tam karşısında, bir kapı daha vardır.
Kapıyı açar. Denizi görür. Çocukluğundan beri ilk defa hıçkıra hıçkıra ağlar ve diz üstü düşer.
Balıkçı, Mavi Sürgün kitabında bunları ne güzel anlatır.
Hikaye Kaynak : Olcay Akkent
Halikarnas Bodrumda Mavi Tur
Halikarnas Balıkçısı’nın başka bir ilham kaynağı ise zaman zaman arkadaşları ile çıktığı mütevazi mavi yolculuklar kanımca. Mütevazi diyorum çünkü su, peynir, rakı ve peksimetten başka bir şey yanlarına almadan geçirdikleri günlerden oluşan, insandan ve sosyal hayattan uzaklaşıp kendine döndüğü ve kendi içine yolculuk yaptığı sonunda da harika edebi eserleri çıkardığı bir tür meditasyon haline büründüğünü düşünüyorum.
Halikarnas Balıkçısının Evi, Kızı, Hatıraları
Hala Bodrum’da
İsmet Kabaağaçlı Noonan, babasının eşyalarının olduğu koleksiyonu Bodrum Deniz Müzesi’ne bağışladı. Bodrum Gezilecek Yerler başlığında müzenin incelemesinde bu konudan bahsetmiştim. Halikarnas Balıkçısı‘nın aile albümünden seçilmiş özel fotoğrafları, tarihi belgeler, kendi kaleminden aldığı notlar, çizdiği resimleri ve kişisel eşyaları da bu müzede sergileniyor. Hatta üstadın bebeklik eşyaları olan şapkası, zıbını dahi müzede mevcut, görebilirsiniz.
Cevat Şakir (Halikarnas Balıkçısı) Eserleri
Şiir Kitapları
Hikaye kitapları
Ege Kıyılarından (1939), Merhaba Akdeniz (1947), Ege’nin Dibi (1952), Yaşasın Deniz (1954), Gülen Ada (1957), Ege’den (1972), Gençlik Denizlerinde (1973), Parmak Damgası (1986), Dalgıçlar (1991)
Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın Kitapları
Anadolu Efsaneleri (1954), Anadolu Tanrıları (1955), Mavi Sürgün (Anıları, 1961), Anadolu’nun Sesi (inceleme, 1971), Hey Koca Yurt (1972), Merhaba Anadolu (1980), Düşün Yazıları (1981), Altıncı Kıta Akdeniz (1982), Sonsuzluk Sessiz Büyür (1983), Çiçeklerin Düğünü (1991), Arşipel (1993)
Işıklar ve Nurlar için de olsun..?
İnsanın hayatının bir anda nasıl değiştiğini ve o değişkenliğin bu günkü Bodrumun doğmasına ve gelişmesine çok büyük katkısı olduğunu görüyoruz..
Bodrum sevdalısı bir birey olarak her zaman Bodrum ve Cevat Şakir Aşkı yüreğimde var olacaktır. Tabi ki Sanat Güneşi Zeki Müren de aynı şekilde ..?
“DÖRT EFSANE ÇEVRECİ” kitabımdan yazdım. Özetle; Mustafa Kemal Atatürk, Manisa Tarzanı, Halikarnas Balıkçısı ve Hayrettin Karaca bizim topraklarımızdan çıkmış dünya çapında büyük çevrecilerdir. Dördünü de minnetle ve rahmetle anıyoruz.
Önce rüya ile gerçek arası bir anı yi , yıllar sonra hatırlamak anlamlandirmak .