Eski Bodrum dediğime bakmayın milattan önceki yıllara gitmeyeceğiz daha çok yakın tarihine göz atacağız. 1920’lerden sonraki Bodrum’u inceleyeceğiz biraz diyebilirim. O günler nasılmış, nasıl yaşarmış zamanın Bodrum’luları, Dalavera Mehmet kimmiş, Cevat Şakir’in (Halikarnas Balıkçısı) yakın arkadaşları kimlermiş? Bodrum’luların modernlikle ilk tanıştıkları zamanlara biraz dalacağız. Hadi bakalım başlayalım.
Bodrum Yakın Tarihi
Bodrum yakın tarihi 1770 yılında Rus donanması tarafından bombalanarak başlar. Sonrasında Anadolu’nun diğer köyleri gibi kendi halindedir. Ardında taa Birinci Dünya Savaşına kadar unutulur adeta. 1915 yılında Fransız zırhlısı tarafından bir kez daha bombalanır.
Bodrum 1919 yılında ise bu kez İtalyan‘larca işgal edilir. İtalyanlar Bodrum’da yaklaşık 2 yıl kalır ve 5 Temmuz 1921 de ise Kurtuluş savaşı ile birlikte Bodrum’dan çekilirler. Sonrasında Bodrum uzunca bir dönem yine sessizliğe gömülür.
Halk balıkçılık ve süngercilik ile uğraşmış eski zamanlarda kısmen de tarım ve hayvancılıkla. Ancak engebeli arazisinden dolayı tarım ve hayvancılık çok kısıtlı kalmış.
Ancak çevre yörelerden getirilen badem, tütün, incir , üzüm gemiler ile başka şehirlere ve ülkelere taşınıyormuş. 1930 yılına iki yıl kala Milas ve Bodrum arasında ilk karayolu açılmış ancak bu Bodrum’un kaderinin değişmesi için yeterli olmamış tabiki. Yine de bu yol ile Bodrum ilk defa deniz dışında karadan ile de dünya ile bağlantı kurmuş olur.
Eski Bodrum
1950’li yıllarla birlikte mandalina bahçeleri kurulmaya başlar. Cumhuriyet’in ilk döneminde gelen Girit’li muhacirler ticari faaliyetler konusunda yerli halka da örnek olmuş. Aynı yıllarda Bodrum ileride çok önemli bir isim olarak anılacak bir misafiri ağırlamış. Bu misafir yıllar önce Girit adasından Bodrum’a sürülen Cevat Şakir’den başkası değildir. (Halikarnas Balıkçısı).
Halikarnas Balıkçısı Dönemi
Cevat Şakir (Halikarnas Balıkçısı) ilk olarak Girit adasından sürgün edilir Bodrum’a cezasının bir kısmını Bodrum’da kalanını İstanbul’da tamamlar. Sonrasında Bodrum’a geri döner ve ölünceye kadar 25 yıl burada yaşar. Sayısız katkısı olur Bodrum’a. Örneğin İzmir’den yüze yakın tohum getirir ve Bodrum’da tarımın çeşitlenmesini sağlar, Cevat Şakir’in özellikle sanat ve edebiyat dünyasından dostları sık sık kendisini ziyarete gelir.
Bodrum’da turizmin miladı Cevat Şakir’in namı diğer Halikarnas Balıkçısı’nın Bodrum’a gelmesi sayılır.
Zeki Müren ve Bodrum
1967 yılında Zeki Müren’in Bodrum’a gelmesi bir anda Türkiye’nin ilgisi Bodrum’a yönelir. Zeki Müren her yeni 45’lik çıkardığında Türkiye’de hem bir cinsiyet devrimi yaşanır hem de Bodrum biraz daha göz önüne çıkar. Bardakçı Koyu‘nun efsanesi ise tüm Türkiye’de duyulur. Herkes akın akın genç kalmak için Bardakçı Koyu‘na akın eder.
Ve 1974 senesinde Muğla Vali’si Özer Türk ilk işgal hareketini başlatır. Bitez sırtlarında ki yeşil tepe bir anda kamyonlar, iş makineleri ile toz duman içinde kalır ve bu gün Aktur Sitesi olarak bildiğimiz yer ortaya çıkar. Kimin için derseniz Ankaralı bürokratlar ve siyasetçiler için.
Talan ve İstila Dönemi
80’li yıllar Bodrum’da turizmin tam anlamı ile patladığı yıllar oldu. İstanbul sermayesinin ele avuca sığmaz yatırımcıları Bodrum’da ki bakirliği fırsat olarak görüp top yekün istilaya başladı. Dünyanın hiçbir turizm beldesinin başına gelmeyen talan ve tecavüz Bodrum’da yaşandı ve hala yaşanıyor. Aya Nikola kilisesi
Dünyada turizmin başkentleri sayılan İspanya, İtalya, Fransa’da bulunan toplam beş yıldızlı otel sayısı sadece Antalya’da kinden daha az. Turizm butik olur, yerel halkı kalkındırır. Otantik kültür yüksek gelir grubunda ki insanları o bölgeye çeker. Beş yıldızlı her şey dahil oteller ise sadece görgüsüz insanları bir araya toplar.
Konumuza geri dönmeden önce şunu da belirtmek isterim ki Bodrum tüm yok olma edilme süreçlerini tamamladı şuan göç alma dönemine girdi bundan sonra mevcut ekonomik döngü herkese yetmeyeceği için sanayileşme kaçınılmaz olacak. Ve 10-15 yıl içinde Bodrum nüfusu 600 bin üzerine çıkıp artık beğenmediğimiz, tüm özelliklerini yitiren Kuşadası gibi turizm çölüğüne dönüşecek. Övünerek anlattığımız Bodrum gezilecek görülecek yerler yok olacak. Ardından Datça, Dalaman, Seferihisar aynı kaderi yaşayacak olan sıradaki yerler diye düşünüyorum.
Tekrar 60’lı 70’li yılların dingin cennet Bodrum’una dönersek eğer.
Dalavera Mehmet
Bodrum’da herkesin tanıdığı, elinden her iş gelen bir alem adam, Dalavera Memet. Patlayan borunun nereden geçtiğini bulamadıysanız Dalavera‘yı çağırın. Ağaç
kurumaya başladıysa Dalavera bir baksın. O mezarın nerede olduğunu bilse bilse Dalavera bilir. Dam akıyorsa, tuvalet patladıysa, aman, hemen Dalavera Mehmet’i çağırın!
Bu yöreye rengini veren Giritliler’den, tam bir halk adamı. Baskın Oran’ın onunla ilgili kitabı var. Oradan bir alıntı yapayim size. Dalavera Mehmet tam anlamı ile Bodrum’ca konuşur bu sırada.
“Şimdi, biz iki kişi gideriz, içki içiyoz de mi bura [burada]? Ben diyom, “Şu evin yanında bekle beni”. Adam gidiyo. Babam bir-iki dane daha içiyo. Sen de malsahibi. Babam diyo ki, “Ben, afedersin, bi su dökem gelem, hesabı ödeyem”. Bi kaçar, para ödemeden, öle. Öteki lokanta öle, öteki lokanta öle, en sonunda lokantacının biri: “Amma dalavera bu!” dedi, ordan babamın adı Dalavera kaldı. Bene de ordan gari, miras!”
Eski Bodrum ve Yeni Bodrum
Aşağıda eski Bodrum ile yeni Bodrum’un fotoğraflarına yan yana yer verdim ki hem eski fotoğrafta tanıyamadığımız yer olursa yenisinden tahmin edelim hem de değişimi daha iyi görelim.
Bodrum tarihi daha doğrusu Bodrum’un yakın geçmişi, kısa tarihi işte böyle. Siz de elinize fotoğraf makinenizi alın Bodrum’un arka sokaklarına, dar sokaklarına doğru yolculuğa çıkın. O günlerin Bodrum’un tınısını hissedeceksiniz. Bodrum ufak bir ayrıma da ancak tarihi o kadar zengin ve derin ki Bodrum gezilecek yerler asla bitmiyor.
Ben her gün yeni yerler, yeni hikayeler, yeni insanlar keşfediyorum. Biraz hayatı yavaşlatmak, etrafımızda olanları farkına varmaya çalışmak dileği ile.
Ali Dizdar’ın derlediği Bodrum’un eski yeni karşılaştırmalı fotoğraf galerisi.